NESAİ SÜNEN-İ KÜBRA

Bablar    Konular    Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 2900 >>

قوله تعالى { هو الذي أنزل السكينة في قلوب المؤمنين }

363- "İman edenlerin, imanlarını Kat Kat Artırmaları için, Kalbierine Güven indiren O'dur ... " (Fetih 4)

 

أنا هلال بن العلاء نا حسين بن عياش نا زهير نا أبو إسحاق عن البراء بن عازب قال كان رجل يقرأ في داره سورة الكهف وإلى جانبه حصان مربوط حتى تغشته سحابة فجعلت تدنو وتدنو حتى جعل الفرس يفر منها قال الرجل فعجبت لذلك فلما أصبح أتى النبي صلى الله عليه وسلم فذكر له وقص عليه فقال النبي صلى الله عليه وسلم تلك السكينة تنزلت للقرآن

 

[-: 11439 :-] Bera b. Azib bildiriyor: Bir kimse evinde, Kehf suresini okurken yanında bağlı bir at vardı. Bir bulut üzerine doğru yaklaşmaya başladı. Bulut o kadar yaklaştı ki at buluttan kaçmaya başladı. Adam der ki: "Ben bu duruma şaştım." Sabah olunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gidip olanları bildirince, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O, Kur'an üzerİne inen ilahi bir huzur olan sekinettir" buyurdu.

 

Tuhfe: 183

 

Diğer tahric:  Buhari (3614, 4839, 5011); Müslim 795 (240, 241); Tirmizi (2885); Ahmed, Müsned (18474); İbn Hibban (769).

 

 

أنا أحمد بن سليمان نا يعلى بن عبيد نا عبد العزيز بن سياه عن حبيب بن أبي ثابت قال أتيت أبا وائل أسأله عن هؤلاء القوم الذين قتلهم علي بالنهروان فيم استجابوا له وفيم فارقوه وفيم استحل قتلهم فقال كنا بصفين فلما استحر القتل بأهل الشام قال عمرو بن العاصي لمعاوية أرسل إلى علي المصحف فادعه إلى كتاب الله فإنه لن يأبى عليك فجاء به رجل فقال بيننا وبينكم كتاب الله { ألم تر إلى الذين يدعون إلى كتاب الله ليحكم بينهم ثم يتولى فريق منهم وهم معرضون } فقال على عليه السلام أنا أولى بذلك بيننا كتاب الله فجاءته الخوارج ونحن ندعوهم يومئذ القواء وسيوفهم على عواتقهم فقالوا يا أمير المؤمينن ما ننتظر بهؤلاء القوم الذين على التل ألا نمشي إليهم بسيوفنا حتى يحكم الله بيننا وبينهم فتكلم سهل بن حنيف فقال يا أيها الناس اتهموا أنفسكم فلقد رأيتنا يوم الحديبية يعني الصلح الذي كان بين رسول الله صلى الله عليه وسلم وبين المشركين ولو نرى قتالا لقاتلنا فجاء عمر رضى الله تعالى عنه إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال ألسنا على الحق وهم على الباطل أليس قتلانا في الجن وقتلاهم في النار قال بلى قال ففيم نعطي الدنية في ديننا ونرجع ولما يحكم الله بيننا وبينهم قال يا بن الخطاب إني رسول الله ولن يضيعني أبدا قال فرجع وهو متغيظ فلم يصبر حتى أتى أبا بكر رحمه الله فقال ألسنا على الحق وهم على الباطل أليس قتلانا في الجنة وقتلاهم في النار قال بلى قال فلم نعطي الدنية ونرجع ولما يحكم الله بيننا وبينهم قال يا بن الخطاب إنه رسول الله صلى الله عليه وسلم ولن يضيعه الله أبدا فنزل سورة الفتح فأرسل رسول الله صلى الله عليه وسلم إلى عمر رضى الله تعالى عنه فأقرأها إياه قال يا رسول الله وفتح هو قال نعم

 

[-: 11440 :-] Habıb b. Ebi Sabit anlatıyor: Ebu Vail'e gidip Hz. Ali'nin, Nehrevan'da öldürdüğü kişilerin, Hz. Ali'nin hangi şartlarını kabul ettiklerini, hangilerini reddettiklerini ve hangi sebeple öldürülmelerini helal saydığını sordum. Ebu Vail şu cevabı verdi:

 

Sıffin'deydik. Şam halkının ölümü artınca, Amr b. el-As, Muaviye'ye: "AIi'ye Mushaf'ı gönder ve Onu Allah'ın Kitab'ına davet et. Böyle yaparsan seni reddetmez" dedi. Bir adam Mushafi alıp Hz. Ali'ye gelerek: "Aramızda (hakem olarak) Allah'ın Kitabı olsun" deyip: "Kendilerine Kitapdan bir pay verilenleri görmedin mi? Onlar aralarında hüküm vermek için Allah'ın Kitab'ına çağırılmışlar, sonra onlardan bir takımı dönmüşlerdir. Onlar temelli yüz çevirenlerdir" (AI-i imran 24) ayetini okudu. Hz. Ali:

 

"Ben, Allah'ın Kitab'ının hükmünü kabul etmede sizden daha öncelikliyim. Aramızda Allah'ın Kitabı (hakem) olsun" deyince, o zaman kendilerine Kurra'lar dediğimiz Hariciler kılıçları boyunlarında gelip: "Ey müminlerin emiri! Şu tepedekiler(i öldürmek) için ne bekliyoruz. Allah'ın, bizimle onlar arasında hüküm vermesi için kılıçlarımızla onların üzerine gitmeyecek miyiz?" dediler. Sehl b. Huneyf konuşup: "Ey insanlar! Kendinizi itham edin!" Hudeybiye günü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile müşrikler arasında anlaşma olduğu zaman biz oradaydık. Şayet harbe lüzum görseydik mutlaka harbederdik!

 

Ömer b. el-Hattab, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip: "Biz hak üzere, onlar batıl üzere değil mi, bizden öldürülenler cennette, onlardan öldürülenler cehennemde değil mi?" diye sorunca, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" dedi. Ömer: "Öyle ise neden dinimiz hususunda bu aşağılığı gösteriyoruz da henüz Allah onlarla bizim aramızda bir hüküm vermemişken geri dönüyoruz?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Hattab'ın oğlu! Ben Allah'ın Resulüyüm ve Allah beni hiçbir zaman zayi etmez" buyurdu. Ömer kızgın bir şekilde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzurundan döndü ve sabredemeyerek Ebu Bekr'in yanına gidip: "Biz hak üzere, onlar batil üzere değil mi, bizden öldürülenler cennette, onlardan öldürülenler cehennemde değil mi?" diye sordu. Ebu Bekr: "Evet" cevabını verince, Ömer: "Öyle ise neden dinimiz hususunda bu aşağılığı gösteriyoruz da henüz Allah onlarla bizim aramızda bir hüküm vermemişken geri dönüyoruz?" dedi. Hz. Ebu Bekr: "Ey Hattab'ın oğlu! O, Allah'ın Resulüdür ve Allah onu hiçbir zaman zayi etmez" dedi. Bunun üzerine Fetih suresi nazil oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hz. Ömer'i çağırıp sureyi kendisine okuyunca, Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Bu (Hudeybiye anlaşması) Fetih mi?" diye sordu. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" dedi.

 

Tuhfa: 4661

 

Diğer tahric: Buhari (3182, 4844); Müslim (1785); Ahmed, Müsned(15975).